5/15/2017
35. America’s Cup’ın startına az bir süre kala Yatvitrini.com ekibi olarak, America’s Cup Class yelkenlilerini mercek altına aldık. Yelken yarışçılığının en üst seviyesi olarak görülen ve tarihten günümüze kadar gelebilmiş dünyanın en eski spor organizasyonu olan America’s Cup, bir yelken yarışı olmanın ötesinde tasarım ve mühendislik yarışı olarak tanımlanıyor. Belirlenmiş tasarım kuralları çerçevesinde ortaya çıkarılan tekneler; tasarımcılar ve mühendislerin en hızlı ve en avantajlısını yapabilmek için verdiği müthiş emeklerin sonucu olarak suya iniyor. Bunun neticesinde de America’s Cup yarışları yelkencilikte tasarım ve mühendisliğin sınırlarını genişleten bir olgu halini alıyor.
Startı için artık gün sayılan 35. America’s Cup yarışları, bu sene 15 metrelik foiling ve kanat yelkenli katamaranlarla gerçekleştirilecek. Bu katamaranlar ‘America’s Cup Class’ olarak adlandırılıyor. Bu ‘uçan’ katamaranlar günümüzde dünyanın en performanslı yelkenlileri sıfatını taşıyor. Rüzgar hızının üç katı süratlere erişebilen America’s Cup Class yelkenlileri, süratlandiklerinde sudan çıkarak gerçek anlamda uçuyorlar. Dünyanın en iyi ve en parlak tasarımcı, mühendis ve üreticilerinden oluşan ekipler tarafından yaratılan bu katamaran, gövdeli uçan yelkenliler, binlerce saatlik tasarım ve yapım çalışmaları sonucunda hazır hale geldiler.
Her takım kendi America’s Cup Class teknesini tasarladı, ancak tüm tasarım aşamaları kurallar gereği belli başlı ‘one design’ (tek tip) kısıtları çerçevesinde şekillendi. Bunun ötesinde çalışılan tüm diğer alanlar takımlar arasındaki farklılıklar halinde karşımıza çıkacak. America’s Cup yelkenlilerinin, 1851 ile 2007 yılları arasında maksimum süratlerinin 12 knot’dan 18 knot’a çıktığı; 2007’den bugüne ise 18 knot’dan 50 knot’a yükseldiği gerçeği, küresel çapta teknolojik gelişmelerin nasıl ivmelendiğini denizden bir bakış açısıyla bir kez daha gözler önüne seriyor.